KANA'DA DÜGÜN
- Seda DOGAN DEMIREL
- 3 Ağu
- 6 dakikada okunur
Tarih: 1563
Sanatçı: Paolo Veronese
Sanat Akımı/Dönem: Maniyerizm/Geç Rönesans
#PaoloVeronese #Kana'daDügün
Dünyanın En Çok Sırt Çevrilen Resmi: Veronese'nin Kana'da Düğün
Louvre Müzesi'nde Mona Lisa’ya giden kalabalık takip edilerek dünyanın en ünlü tablosunun karşısına geçtiğinizde arkanızı dönün. Duvar büyüklüğünde "Kana’da Düğün" resmi ile karşılaşacaksınız. Yaklaşık 70 metrekarelik bir resim olup müzenin en büyük tablosudur. Aynı salonda sergilendiği Mona Lisa ile doğrudan rekabet hâlindedir ve çoğu zaman geri planda kalır, hatta zaman zaman Leonardo da Vinci’nin "Son Akşam Yemeği" tablosu ile karıştırılır.
Sanat tarihçisi Patricia Fortini Brown’un Kana’da Dügün tablosunu "Yüksek Venedik Rönesansı sanatının görkemini göz kamaştırıcı bir görsel etkiyle somutlaştıran bir eser." olarak tanımlamıştır.
Bu tablo Venedik’teki San Giorgio Maggiore Benedikten manastırının yemek salonu için keşişler tarafından 6 Haziran 1562’de sipariş edildi. Tüm duvarı kaplayacak anıtsal bir çalışma olması talep edildi. Veronese’ye 324 dukat ödenecekti. Ayrıca kendisine bir konaklama yeri sağlanacak ve bir fıçı şarap verilecekti. Sözleşme, o dönemin en pahalı pigmenti olan ultramarin gibi yüksek pigmentli renklerin kullanılmasını şart koşuyordu.
Verilere göre siparişi aldığında Veronese 34 yaşındaydı. Bu devasa tablonun siparişi, Veronese’nin kariyerinde dönüm noktası oldu. Çünkü, sanatçının ilk anıtsal ölçekli siparişiydi. Sanatçı, kardeşi Benedetto Caliari’nin yardımıyla, eseri 15 ayda tamamladı. Bu devasa eser, onu Venedik'in önde gelen ressamlarından biri yaptı. Hem 16. yüzyıl Venedik’inden çağdaş bir sahneyi hem de derin Hristiyan sembolizmini aynı anda yansıtmasıyla nesiller boyu iz bıraktı.
Taş Küplerden Kadehlere: Suyun Şaraba Dönüştüğü An
Kana’daki Düğün tablosu, İsa’nın İncil’de kaydedilen (Yuhanna 2:1–11) halka açık ilk mucizesini betimler. Tablonun alt kısmındaki ön planda bütünüyle Yuhanna İncili’nde anlatılan (2:1-11) mucizeye odaklanır. Bu olay dört İncil arasında yalnızca burada yer alır. İncil’e göre İsa, annesi Meryem ve birkaç Havarisi ile birlikte Celile’nin Kana kentindeki bir düğüne davetlidir. Ziyafet sırasında şarap tükenir. Meryem, “Artık şarapları kalmadı” der. İsa’nın “Benim saatim henüz gelmedi” cevabı, sürece müdahale etmeyecek gibidir. Meryem ardından ziyafet görevlilerine giderek, “Size ne derse onu yapın” der.
İsa hizmetlilere kapları suyla doldurmalarını emreder. İsa'nın keskin bakışı, Meryem’in buyruğuna ekstra güç ve önem kazandırır: "İtaat edin ve O’nun söylediğini yerine getirin."
İsa, hizmetkârlara büyük taş küpleri suyla doldurmalarını ve ardından bu sudan ev sahibine sunmalarını söyler.
Ziyafetin yöneticisi bu şarabı tattığında hayretler içinde kalır. Çünkü geleneksel olarak, törenlerin sonunda doğru daha ucuz şarap sunulurdu. Oysa bu durumda hizmetkârlar en iyi şarabı en sona saklamış olmalıydı. Fakat sonra ev sahibi, suyun şaraba dönüştüğünü fark eder.
Tablonun anlam derinliğine daha da inmek gerekirse, vermek istediği mesaj itaattir. Mutluluğun ölçüsünün çoğu zaman İsa'nın buyruklarına gösterilen itaat ile doğru orantılı olduğunu gösterir.
İlahiyle Dünyevinin Dansı
Veronese, İncil konusuna rağmen sahneyi 16. yüzyıl Venedik ortamında canlandırdı. Aralarında 1500 yıldan fazla zaman bulunan iki dönemi ustalıkla aynı sahnede buluşturdu. Kutsalı çağdaşıyla harmanlama arzusu ona sınırları zorlama cesareti verdi. İtaat öğüdüne görsel bir vurgu katmak için tablodaki bütün figürlerin konumunu dikkatle düzenledi. Bu doğrultuda tuvali yaklaşık 130 figürle doldurdu. Soytarılar, papağanlar, hizmetkarlar, cüceler gibi “yardımcı oyuncuların” arasında Venedikli soylular ve egzotik kıyafetleriyle tanınan yabancı konuklar yer alır.
Konuklardan bazıları İncil dönemine özgü giysiler, bazıları ise sanki San Marco Meydanı’ndan yeni çıkıp gelmiş Venedikliler gibi görünür. Tablodaki çok sayıdaki figür uzun süredir bilimsel tartışmalara konu olmuştur.
Bazı kimlikler kesin olmasa da dönemin hükümdar ve soyluları olan İngiltere Kraliçesi I. Mary, Osmanlı Padişahı Kanuni Sultan Süleyman, Fransa Kralı I. François, Avusturya Arşidüşesi Eleanor, şair Vittoria Colonna resimde yer aldığı bilinir. Kanuni Sultan Süleyman’ın ve diğer sarıklı figürlerin varlığı, Venedik’in Orta Doğu’yla yakın ilişkilerini yüceltir.
Kanuni Sultan Süleyman'ın yanında bulunan figürün Hürrem olduğu sanılır ama Louvre kataloğunda veya diğer akademik araştırmalarda böyle bir eşleştirme bulunmamaktadır.
Ön plandaki müzisyenler, aslında Veronese’nin kendisi (beyaz giysili, viola da gamba çalan) veTitian, Bassano ve Tintoretto olabileceği düşünülür. Veronese’nin solundaki kadehi inceleyen figür ise şair ve yazar Pietro Aretino’dur.
Günümüz seyircisi için tablo, Rönesans Venedik’inde bir şenliğin nasıl göründüğüne dair önemli bilgiler verir. Sahnenin seküler yönü çok güçlüdür ve dönemin sofra kültürü hakkında zengin bilgi sunar. Her konukta peçete, çatal ve servis suplası vardır. Kompozisyonun merkezinde, konuklara ayva ikram edilir. Bu tatlı, Yuhanna İncili’ne göre mucizenin yemeğin sonunda gerçekleştiği düğün şölenlerinde ikram edilen geleneksel bir tatlıydı.
Evlilik sahnesinde, İsa şaşırtıcı biçimde resmin merkezine, Meryem ve havarilerle çevrili olarak yerleştirilmiş; gelin ve damat ise sol tarafa itilmiştir. İsa’nın bakışını doğrudan izleyiciye dikmesi, onun merkezî konumunu vurgular. Diğer herkes meşguldür; bir eylem halindedir.
Meryem’in solunda Gelin-damat ve zengin konuklardan oluşan on iki kişi, İsa’nın sağında daha sade giyimli, on iki dindar figür bulunmaktadır. Bu figürler İsa’nın havarilerini temsil eder. Bu düzen, Yuhanna İncili (2:1-2) metnine sadıktır.
Sahneye Sonradan Giren Başrahibin Hikayesi
Ancak günümüzde tabloda İsa’nın sağındaki figürleri dikkatle saydığınızda on iki yerine on üç kişi olduğunu fark edersiniz.
Bunun nedeni, sarı giysili sakallı adamın yanındaki siyah cüppeli figürün sonradan eklenmesidir. 1989-1992 arasındaki son restorasyonda ortaya çıktığı üzere, manastıra yeni bir abbat (başrahip) atanınca onun da sahnede yer almasına karar verilmiş; tablo tamamlanmak üzere iken bu figür kâğıda boyanıp tuvale yapıştırılmıştır. Bu müdahale, Veronese’nin ince dengeli kompozisyonunu değiştirmiştir.
Gelinin yanında duran, mavi giysili, burnu ve yanakları içkiden kızarmış adam dikkat çeker. Sol elindeki dolu kadehle, şapkalı hizmetkârla şarap hakkında konuşur gibidir. Gelinin dekoltesine bakıyor gibi de görünür. Belki de elindeki eski şaraptan yakınır, yeni şarabı tatmak ister?
Gelin bize bakar, fakat ifadesi donuktur. Pek mutlu görünmemektedir, belki de ziyafetinde şarap kalmadığı içindir. Damat da düşünceli görünmektedir. Muhtemelen yeşil ceketli kahyanın hareketiyle ilgilidir. Kahya ceplerine uzanmış, kemerini çözer gibidir. Damat ise ne söyleyeceğini bilemez, şarabı tadarken kaynağını bilmemenin şaşkınlığını yaşar. Sol tarafta, bir hizmetkâr boş küpü damada sunarken, küçük siyahî bir hizmetkâr dolu bir kadeh sunar. Küp boş, ama kadeh doludur. Tablonun sağında ise küp şarapla doludur.
İsa ile Meryem’in Üstündeki Sahne: Kurban
Tablonun üst bölümünde Veronese’nin perspektif ustalığının görürüz. Aynı zamanda tabloya derinlik katan kritik vir anlam vardır. Hizmetkârlar ve kasaplar et keser; özellikle bir kuzu işlenir.
Bu detaylar ile sahne arkasını da göstererek gerçekçilik artırılmıştır. Toplumsal bir tabakalaşma vardır. Kuzunun kesilişi ise "Tanrı Kuzusu”nu (Agnus Dei) ve gelecekteki çarmıh kurbanını önceden bildirir.
Kronolojik tutarsızlık vardır, çünkü mucize yemeğin sonunda gerçekleşir masada tatlılar vardır. Fakat et kesimi hala devam eder. Bu bilinçli bir tercihtir. Veronese, kum saati motifiyle zamansal sınırları kaldırmıştır. Eski-Yeni Antlaşma, arınma-kurban, su-şarap-kan gibi katmanları birbirine bağlar.
Sanat tarihçisi Tom Nichols’a göre Veronese’nin çağdaş Venedik ögelerini anakronik biçimde kullanması, “Kutsal öyküyü 16. yüzyıl izleyicisi için daha yakın ve anlaşılır kılmayı amaçlar” demiştir.
Maniyerist mi? Proto-Barok mu?
Devasa resimde iki bölüm olarak değerlendirilebilir. Alt kısımda ziyafet, üst kısımda ise mimari yapı ve gökyüzü yer alır. Ön plandaki zeminin perspektif çizgileri, İsa’nın hizasında kaybolma noktasına ulaşır. Aynı şekilde mimarinin kaybolma noktası da İsa’ya yönelir.
Aşağıda dünyevî, yukarıda göksel; ikisini birbirine bağlayan ise Tanrı-insan İsa’dır.
“Tanrı’nın beden alması” (enkarnasyon), Yuhanna İncili’nde dile getirilen Hıristiyan inancının kurucu ilkelerinden biridir (14:9-11).
Barok resmin başlıca özelliği de sahneyi alt–üst şeklinde düzenleyip bu iki katmanı genellikle İsa veya Meryem’le birleştirmektir. Trento Konsili’nin “yalın, anlaşılır ve hiyerarşiye uygun” kompozisyon ilkesi doğrultusunda pek çok Barok eser böyle kurgulanmıştır. 1562-1563’te sipariş edilip tamamlanan Kana’daki Düğün de Konsil’in son yılında boyandığından, Maniyerist üslubunun yanı sıra proto-barok nitelikler taşır.
Figürlerin Tiyatrosu: Maniyerizmin Büyüsü
Maniyerizm, Yüksek Rönesans’tan sonra gelen Rönesans’ın son dönemidir. Kana’da Düğün’ün karmaşık kompozisyonu, Maniyerizmin tüm ayırt edici özelliklerini içerir. Resimde kalabalık figür grupları yer alır. Maniyerizme özgü karmaşık ve kalabalık bir düzen sunar. Tiyatral bir sahne gibi görünür. Bazı figürlerin oranlarının uzatılmıştır. Figürlerde yapay ve dramatik pozlar hakimdir. Parlak ve doygun tonlar hem Maniyerizmin hem de Venedik resminin temel özelliklerindendir.
Napolyon'un Gözdesi Kana'da Düğün Tablosunun Yolculuğu
O dönemde ünü bütün Avrupa’ya yayılmış olan ve insanların hayranlıkla görmeye geldiği bu tablo, 1797’de Bonaparte’ın orduları tarafından çalındı. Dev kanvas nakliye için ikiye kesildi. Uzun bir yolculuk sonunda gemiyle Louvre’a ulaştırıldı ve Paris’te yeniden birleştirildi.
1815’te Viyana Antlaşması yağmalanan eserlerin iadesini istese de Fransız yetkililer, tablonun hassas durumunun Venedik’e dönüşünü tehlikeli olacağını savundu. Bunun yerine Avusturya’ya (o dönem Venedik’i yönetiyordu) Charles Le Brun’a ait büyük bir tablo gönderildi. Bu takas o gün için makuldü fakat bugün tartışma konusudur.
1870 Fransız-Prusya Savaşı’nda (Britanya’ya), II. Dünya Savaşı’nda da (1939-1942 arası Fransa’nın güneyine) güvenlik gerekçesiyle iki kez Louvre dışına taşınmıştır.
Sonuç olarak Veronese’nin başyapıtı; tarihi serüveni, İncil anlatısı, 16. yüzyıl Venedik’inin zengin yaşamı ve Napolyon yağması ile benzersiz bir serüven sunar.
Kaynakça:
Collections Louvre Museums
Google Arts and Culture
ArtsStoryWalks, Wedding Feast in Cana
The Art Story, "Paolo Veronese"
Broaden Horizons, "Louvre Wedding at Cana"
Factum Arte, "A Facsimile of The Wedding at Cana By Paolo Veronese"
Wikimedia Commons
Yorumlar